16 Şubat 2016 Salı

Allah İyilik Yapanları Neden Cezalandırır?

Selamın Aleyküm :)

Öncelikle bu konu ile ilgili başta şunları dile getirmem gerekiyor;
Benim ve hiçkimsenin herhangibir kimseye sen cehennemliksin yada cennetliksin diyecek durumumuz yok. Herkes önce kendine bakmalı ve kendi yanlışlarını düzeltmeli nasıl daha iyi bir kul olurum diye arayış içinde olmalı. Ancak; bazen hakikaten ama hakikaten gerçek manada iyi olan insanlar ve kendi nefsim malesef dini konular mevzu bahis olduğunda bu yaptıkları iyiliklerin arkasına saklanabiliyor. "Benim kalbim temiz" gibi cümleler sıkça günlük hayatta duyduklarımız cümlelerdir. Yada bir insan mükemmel derecede iyi biri aynı zamanda mükemmel derecede tevazu sahibi olabilir. Ancak sorun şu ki İslamda iyilik kavramı ikiye ayrılıyor.
-Günlük hayatta yaptığımız iyilikler(yoksul doyurmak,yetime bakmak vs.)
-Asıl önemli olan ise Allah için yapılan dini iyilikler(Allah'ın emir ve yasaklarına uymak)



Alemlere Rahmet Efendimiz


Biz müslümanlar ve hatta bu islam dinine inanmayanların bile Hz.Muhammed(s.a.v)'e iyi bir insan değildi deme gibi bir şansları yoktur. Çünkü mükemmel bir merhamet sahibir bizim nebimiz. Siyer kitaplarına bakabilirsiniz, kendinden feragat ederek himayesine aldığı yetimlerin ve dulların, doyurduğu yoksulların, verdiği sadakaların haddi hesabı yoktur. Medine döneminde kendi boyu kadar genişlikte bir evi varken kendisine sadaka olarak getirilen erzak ve malların hepsini muhacirlere bağışlayan, hediyelerinin çoğunu muhacirlere sadaka olarak gönderen bir nebiden bahsediyoruz, kuşu ölen bir çocuğa baş sağlığına giden bir nebiden bahsediyoruz, kendisine hertürlü hakareti eden insanlara karşı en ufak bir kin beslemeyen bir nebiden bahsediyoruz ve bu nebinin ayakları şişene kadar Rabbisine namaz, şükür ve dûada geri kalmadığını biliyoruz. Sizce böyle bir insanın kalbinde en ufak bir kirlilikten söz edilebilir mi? E madem bu kadar iyi ve mükemmel bir merhamet abidesi o zaman neden ayakları şişene kadar namaz kılıyor?


Ebu Bekir Olmak Kolay Değil


Eba Bekir lafını duyunca içim ürperiyor, Hz.Ömer'in "Ebu Bekir olmak kolay değil" dediği mükemmel bir zat. Şu kısa kıssayı okuyalım;
"Ebu Bekir ve Ömer (Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun) arasında iyilik yapma konusunda hep bir rekabet vardı. Kim bir iyilik yaparsa öteki öğrenir ve bir adım öne geçmeye çalışırdı. Bir gün Hz.Ömer(r.a), Hz.Ebu Bekir(r.a)'un sabah namazından sonra evine dönmeden bir evde birkaç saat geçirdiğini fark etmişti. Bu olay günlerce devam edince Hz.Ömer(r.a) meraklanıp o eve girmeye karar veriyor. Bir sabah Hz.Ebu Bekir(r.a)'in evden çıktıktan sonra o eve girer. İçeri girince harektsiz yatağında yatan, gözleri görmeyen yatalak bir kadını görür ve hayretler içinde kalır. Meraklanıp hergün evine gelen adamı sorar. "Oğlum vallahi bilmiyorum o adam her sabah evime girer, temizler, yemeğimi pişirir, tek bir kelime konuşmadan gider" Ve Ömer dizlerini üzerine çökerek hüngür hüngür ağlar ve dudaklarından şu kelimeler dökülür "Ya Eba Bekir senden sonraki halefleri çok yordun..."

Şimdi bu mükemmel şahsiyete sahip Ebu Bekir'in kalbi kaskatımı ki ibadet etmekte hiç geri kalmıyor? 


İyilik Yaptığını Mı Zannediyorsun?


Bir diğer sorun ise bir hiç olan kendimizi birşey zannetmemizden kaynaklanıyor. Bir iyilik yapıp onunla övünüyoruz ama bir bakalım o iyiliği aslında biz mi yaptık? Şimdi bir yoksula para verip karnını doyurduğumuzu düşüneşelim; O yoksulu karşımıza kim çıkardı? Allah... O yoksula para vermek için kullandığımız eli kim yarattı? Allah... O yoksul ile karşılaştığımız mekanı kim halk etti? Yine Allah... O yoksula bizi para vermeye iten vicdanı içimize kim koydu? Allah... Peki sen ne yaptın kardeşim? Sen sadece cüzzi iradenle yardım etmek istedin o kadar... Şimdi o iyiliği aslında kim yaptı?...


İyi Ateistler Neden Sonsuz Cehenneme Gidecek?


Şimdi şöyle bir örnek düşünün; Mesela ben KPSS'ye hazırlanan bir öğrenciyim :) (malesef) gecemi gündüzüme katıyorum, çalışıyorum, çalışıyorum, çalışıyorum, hergün hergün hergün ve sınav günü geliyor ama ben sınava kayıt yaptırmayı unutmuşum... O çalışmam bir işe yaradımı? HAYIR... Aynen öylede bizim o çalışmalarımızın işe yaraması için iman tahtasına kaydımızı yaptırmamız lazım ki çalıştığımızın karşılığını alalım. Bir üstteki yazıda dediğimiz gibi iyiliklerin hiçbirini aslında biz yapmıyoruz, bizim yaptığımız sadece ama sadece istemek. İyilikleri Allah sayesinde yapabildiğimiz halde Allah'ı tanımazsak ve o yok diye onun bütün esmalarını örtüp herşey bir tesadüf dersek o cehennemi haketmiş olmaz mıyız?

Peki Müslüman olan herkes cennete mi gidecek? Buna Üstad Bediüzzaman çok güzel cevap veriyor. İman sadece Kelime-i Şahadetten ibaret değildir. İman her günah karşısında ruhun incinmesidir. Yani sen hertürlü günahı işliyorsun ama içinde zerre kadar bir haya ve pişmanlık yok o zaman senin o imandan bir hisseden yok kardeşim diyor Üstad manen. Efendimiz ne diyor bir hadisinde "Zina eden zina ettiği sırada mü'min olarak zina edemez, hırsızlık edende hırsızlık yaptığı sırada mü'min olarak hırsızlık yapamaz" Neden çünkü mü'min kimsenin kalbi bunlara karşı incinir ve o günahı yapsa bile sonrasında pişmalık duyar, haya eder. Buna bir örnekte Medine döneminden bir olayla verelim;
Uhud savaşı sırasında Kuzman adında bir adamın ne zaman ismi zikr edilse Efendimiz(s.a.v) "O cehennemliktir" demiştir. Sahabiler'de bu işin sırrını bir türlü çözemiyorlar.
Kuzman denilen bu adam harbin en şiddetli anında büyük kahramanlıklar gösterdi. Hatta İslam ordusu bozulup dağıldığı zaman kılıcının kınını kırdı, "Ölmek kaçmaktan hayırlıdır. Ey Evs hanedanı, sizde benim gibi şeref ve şan için çarpışınız" diye seslenerek müşriklerin arasına daldı. Birçoğunu öldürdükten sonra ağır yaralanıp kan revan içinde kaldı.
Sahabiler hala Efendimizin o sözüne anlam veremiyorlardı. Bunca kahramanlık ve cesareti müslüman safında gösteren bir adam nasıl cehennemlik olabilirdi. Anca Resulullah Kuzman'ın gerçek yüzünü Allah'ın bildirmesiyle biliyordu.
Ağır yaralanan Kuzmana koşan sahabiler "Tebrikler ey Kuzman! Cenneti müjdeleriz sana" diye tebrik ettiler.
Kuzman ise verdiği cevapla mahiyetini ortaya koydu "Ne diye beni tebrik ediyorsunuz? Benim maksadım şahadete ermek değildir. Dinin muhafazası hususu dahi asla hatrımdan geçmemiştir. Ben kavmimin gayreti ve Kureyşliler Medine hurmalıklarına zarar vermesinler diye çarpıştım" Sahabilir bundan sonra Efendimizin sözünün mahiyetini anladılar.

Yani müslümanlar safında cesurca savaşan bir insan olsak bile onu Allah için yapmıyorsak bir manada ifade etmiyor demektir.

Velhasıl kelam konuyu nasıl bitireceğim bilmiyorum ama son sözü yine O yani Allah söylecektir. Hüküm ve mülk sahibi O'dur. "Mülk sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf edebilir."




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder