12 Mart 2016 Cumartesi

Kur'an'ı İnsan Yazmış Olamaz mı?

Selamın Aleyküm arkadaşlar,

Bugün davamızın elçisi Hz.Muhammed(s.a.v)'in ve dava kitabımız Kur'an'ın hak olduğuna deliller arıyacağız inşaAllah...
Genelde internetle herkes haşir neşir olduğundan birçok yerde bu tip "Kur'an'ı bir insan yazmış olamaz mı?"  "Kur'an bir insanın elinden çıkmış olamaz mı?" gibi sorularla karşılaşıyoruz. Gerçi bunlarla karşılaşmamıza gerek kalmadan Efendimizin davasına ispatlar aramamız gerektiğide bir gerçek. Neye şahit oldukda Efendimiz'in peygamber olduğuna iman ettik? Neye şahitlik ettikde Kur'an'a hak kitap dedik? 

İLK VAHİY

Benim için en ama en önemli delil ilk vahiy ve sonrasında Efendimizin yaşadığıdır. Biliyoruz ki ilk vahiy Nur dağında Efendimiz'e inzal oluyor. Cebrail(a.s) gelip ilk vahiyi iletiyor. Burası şuanki olay için önemli değil daha sonrası bizim hak davamızı ispatlamak için asıl önemli olan nokta. Daha sonra Efendimiz Nur dağı gibi bir dağı koşa koşa iniyor, korkuyor, titriyor. Her insanın vereceği doğal tepkiyi veriyor. Ve evine gidip Hz. Hatice validemize sadece "Beni ört" diyor. Daha sonra bir daha oraya gitmeyi, ilk vahiynin geldiği yere gitmeyi hiç istemiyor. Bu olayın tekrar başına gelmesinden korkuyor. Çıkıp Mekke sokaklarında ben sizin peygamberinizim diye koşuşturup bağırıp çağırmıyor. Titreyerek, korkarak bu olayın bir daha başına gelmesini istemiyor. Bu benim için Efendimiz şahsında en önemli delildir.


Nur Dağı


ARABİSTAN'DA DURUM

Evet arkadaşlar o dönem arap yarımadası tamamen insanlık dışı bir çok uygulama ile içiçeydi. Kölelere her türlü işkenceler edilir, kızlar diri diri toprağa gömülür, bir şiir uğruna savaşlar yapılırdı. Bu insanların en büyük ibadeti çıplak olarak geceleri kabeyi tavaf etmekti. Sokaklara hacetlerini hiç çekinmeden giderirlerdi. Bunun gibi daha bir sürü akla gelmeyecek uygulamalar. O zaman ki durumu Hz.Ömer'in aktardığı şu sözler bize özetliyor. “Ben geçmişi tefekkür ettiğimde, bir şeye çok güler, bir şey de aklıma gelince çok ağlarım. Biz kızlarımızı diri diri toprağa gömerdik. Ben de annesinin giydirdiği yeni elbiselerle kızımı gömmek için kazdığım kuyunun yanına götürdüm. Ben kızımı kuyunun içine koyarken, kızım benim elbiselerimin üzerindeki toprağı temizliyordu. Ve ben ona acımadan diri diri toprağa gömdüm. Bu olayı hatırladıkça kahrolup çokça ağlıyorum. Çokça güldüğüm meseleyse Bizler uzun seferlere çıkardık. Her çıkışımızda da bizleri korusun diye ibadet ettiğimiz putlarımızı helvadan yapardık. Yolda azığımız bittikten sonra acıktığımızda da ibadet etmek için yanımızda götürdüğümüz putlarımızı yerdik.”
İşte o dönemde Ömer gibi kalbi taştan daha katı hale gelmiş bir insanı HZ.ÖMER gibi Mükemmel bir Şahsiyet yapan Kur'an ve Allah Resülüdür. Böyle bir devrimide Allah'tan başka kim yapabilir? O dönemde Efendimiz'in peygamber olduğuna inanmayan yoktur zaten sadece iman etmezler. Biliyorlar ki bu mükemmel sözler bir insanın elinden çıkmış olamaz hemde okuma yazma bilmeyen birinin elinden çıkması hiçte mümkün değildir. Ancak Allah Kelamını dünyalık mahbuplar için satarlar ve kabul etmezler. Bu zamanda ise iman etmeyen o insanlar Cahiliye kalbiyle yaşayarak başlarına açılmış olan davadan habersiz gaflet içinde dünyada hodfuruşluk etmekteler.

KUR'AN'DAN AYETLER

Kur'an'dan birçok ayet daha bilimin yeni yeni keşfettiği bir çok konuya önceden değiniyor. İngiliz bilim adamı Paul Dirac, “Parite” adıyla bilinen çalışmasıyla 1933 yılında Nobel Fizik ödülünü kazanmıştı. Ona bu ödülü kazandıran çalışma kısaca maddenin eşler halinde yaratılmasıydı. Maddenin antimadde denilen bir eşi olduğu bu buluşla ortaya konmuştu. İşte bize bunu bize binlerce yıl önce söyleyen bir kaynak var oda Kur'an'ı Kerim'dir
"Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve daha bilemedikleri şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı ne yücedir."(Yasin/36)
SubhanAllah...


Rus fizikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre 20. yüzyılın başlarında, evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların ve galaksilerin sürekli olarak birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfetti. Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Evrenin genişlemekte olduğu, ilerleyen yıllarda yapılan gözlemlerle de kesinlik kazandı. Her şeyin sürekli olarak birbirinden uzaklaştığı bir evren ise, “sürekli genişleyen” bir evren anlamına gelmektedir. Bu olayıda yine bize Kur'an Azîmüşşan şu ayetiyle tam 1400 sene evvel bildiriyor.

"Biz göğü kudretimizle bina ettik ve şüphesiz onu genişletmekteyiz"(Zariyat/47)
SubhanAllah...

Daha demirin gökten indirilmesi, dağların kazık gibi çakılı olması, dünyanın yuvarlak oluşu gibi birçok sırrı bize tam 1400 sene evvelinden beyan ediyor. E hala insan yazdı diyorsan kardeşim Kur'an sana meydan okuyor. 

"Yoksa onu Muhammed uydurdu mu diyorlar? Deki: "Eğer doğru söyleyenlerseniz, haydi sizde onun benzeri bir sure getirin ve Allah'tan başka yardıma çağıracağınız kim varsa onlarıda yardıma çağırın."(Yunus/38)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder