30 Mart 2016 Çarşamba

Ümmetin Unuttukları : Dr. Afiye Sıddıki

Dr. Afiye  Sıddıki kimdir?
5 yıldır kayıp olan (2008’de ortaya çıkıyor) Dr. Afiyet Sıddıki Pakistan kökenli bir akedemisyen. En büyüğü dört yaşında olan ve üç çocuğuyla birlikte kaçırılan Dr. Sıddıki Pakistan polisi tarafından gözaltına alınıp ABD’ye para karşılığında satılmış.

Bu bilgileri Afganistan’da Taliban tarafından rehin alınıp daha sonra Müslüman olan meşhur gazeteci Yvonne Ridley’in araştırmalarından öğreniyoruz. Ridley’in Pakistanlı kadın hakkındaki araştırması, en küçüğü bir aylık en büyüğü dört yaşında olan üç çocuğuyla birlikte Karaçi’den İslamabad’a yolculuk yapmak üzere havaalanına gittiği sırada 2003 yılında ortalıktan kaybolduğunu ortaya koyuyor. Pakistanlı Doktor Afiyet Sıddıki’ye o tarihten sonra ona ne olduğunu kimse bilmiyor, sadece Amerikan basınında bu kadının Pakistan polisi tarafından tutuklanarak Amerikan güçlerine teslim edildiğine dair bir habere rastlıyor.

1972 yılında Karaçi’de doğan Doktor Afiyet Sıddıki, tıp eğitimini Amerika’da görmüş. MIT’de (Massachussetts Institute of Technology) tıp okumuş, nöroloji alanında çalışmış. Eğitimini tamamladıktan sonra ülkesine geri dönen Sıddık orada başörtüsü takmaya başlamış. Amerikan istihbaratı Dr. Sıddıki’nin El Kaide ajanı olduğunu iddia ediyor.
Dr. Afiyet Sıddıki’nin Bagram üssünde maruz kaldığı işkencelerden dolayı bilincini kaybettiği söyleniyor. Bazı insan hakları örgütleri ve gazetecilerin Sıddiki’nin serbest bırakılması, kendisini tutuklayanların yargılanarak uluslararası polise teslim edilmesi yönünde çağrılarda bulunduğu biliniyor.

Yvonne Ridley’in Pakistan mahkemesine başvurması üzerine 9 Eylül tarihine gün verilmiş. İşte tam bu sırada Dr. Sıddıki ortaya çıkmış. New York’ta apar topar mahkemeye çıkarılır. Göğsünde kurşun yarası olduğu ve zor ayakta durduğu gözlenen Sıddıki’nin, Afganistan’da ABD ile savaşırken daha yeni yakalanmış olduğunu ileri sürülür. İddialara göre Sıddıki silahla ABD askerlerine saldırmış, o sırada yaralanmış.




1972 doğumlu Afiya Sıddıki, ABD’nin seçkin Massacuset Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) beyin cerrahı olarak mezun oldu. FBI, el Kaide’yle bağlantıları olduğu şüphesiyle Afiye Sıddıki hakkında 2004 yılında arama emri çıkarmıştı. 2003 yılında Karaçi’deki annesini ziyaret ederken, üç çocuğuyla birlikte kayıplara karışmıştı. Kuzeni Halid Şeyh Muhammed ile evli olan Afiye Sıddıki’nin üç çocuğu bulunuyor. Eşi Şeyh Halid, 11 Eylül terör saldırılarının planlanmasına yardım ettiği iddiası ile 2003 tutuklandı ve hala Amerikan Guantanamo askeri üssünde tutuklu bulunuyor. Sıddıki, bundan sekiz yıl önce annesini ziyarete gittiği Pakistan’da kayıplara karışmıştı. İnsan hakları grupları Sıddıki’nin burada gözaltına alındığını ve son beş yılını bu ülkedeki bir gizli Amerikan hapishanesinde geçirdiğini söylüyorlar. 2002 yılında Afganistan’da yakalanan ve Bagram’daki gizli bir zindanda çok uzun süre işkence gören İngiliz vatandaşı Muazzam Beg, 2005 yılında yayınlanan anılarında Afiye Sıddiki’ye yer vermişti. Muazzam Beg, 650 numaralı mahkum olarak bilinen Pakistanlı kadının, çok büyük işkence gördüğünü ve o kadının çığlıklarının, kendi gördükleri işkenceleri unutturduğunu iddia etmişti.. Afiya Sıddıki, Abd mahkemesi tarafından 86 yıl hapis cezası almıştı.



Kaynak : https://muslumanesirlereozgurluk.wordpress.com/2013/09/07/dr-afiye-siddiki-kimdir/
Devamını Oku »

12 Mart 2016 Cumartesi

Kur'an'ı İnsan Yazmış Olamaz mı?

Selamın Aleyküm arkadaşlar,

Bugün davamızın elçisi Hz.Muhammed(s.a.v)'in ve dava kitabımız Kur'an'ın hak olduğuna deliller arıyacağız inşaAllah...
Genelde internetle herkes haşir neşir olduğundan birçok yerde bu tip "Kur'an'ı bir insan yazmış olamaz mı?"  "Kur'an bir insanın elinden çıkmış olamaz mı?" gibi sorularla karşılaşıyoruz. Gerçi bunlarla karşılaşmamıza gerek kalmadan Efendimizin davasına ispatlar aramamız gerektiğide bir gerçek. Neye şahit oldukda Efendimiz'in peygamber olduğuna iman ettik? Neye şahitlik ettikde Kur'an'a hak kitap dedik? 

İLK VAHİY

Benim için en ama en önemli delil ilk vahiy ve sonrasında Efendimizin yaşadığıdır. Biliyoruz ki ilk vahiy Nur dağında Efendimiz'e inzal oluyor. Cebrail(a.s) gelip ilk vahiyi iletiyor. Burası şuanki olay için önemli değil daha sonrası bizim hak davamızı ispatlamak için asıl önemli olan nokta. Daha sonra Efendimiz Nur dağı gibi bir dağı koşa koşa iniyor, korkuyor, titriyor. Her insanın vereceği doğal tepkiyi veriyor. Ve evine gidip Hz. Hatice validemize sadece "Beni ört" diyor. Daha sonra bir daha oraya gitmeyi, ilk vahiynin geldiği yere gitmeyi hiç istemiyor. Bu olayın tekrar başına gelmesinden korkuyor. Çıkıp Mekke sokaklarında ben sizin peygamberinizim diye koşuşturup bağırıp çağırmıyor. Titreyerek, korkarak bu olayın bir daha başına gelmesini istemiyor. Bu benim için Efendimiz şahsında en önemli delildir.


Nur Dağı


ARABİSTAN'DA DURUM

Evet arkadaşlar o dönem arap yarımadası tamamen insanlık dışı bir çok uygulama ile içiçeydi. Kölelere her türlü işkenceler edilir, kızlar diri diri toprağa gömülür, bir şiir uğruna savaşlar yapılırdı. Bu insanların en büyük ibadeti çıplak olarak geceleri kabeyi tavaf etmekti. Sokaklara hacetlerini hiç çekinmeden giderirlerdi. Bunun gibi daha bir sürü akla gelmeyecek uygulamalar. O zaman ki durumu Hz.Ömer'in aktardığı şu sözler bize özetliyor. “Ben geçmişi tefekkür ettiğimde, bir şeye çok güler, bir şey de aklıma gelince çok ağlarım. Biz kızlarımızı diri diri toprağa gömerdik. Ben de annesinin giydirdiği yeni elbiselerle kızımı gömmek için kazdığım kuyunun yanına götürdüm. Ben kızımı kuyunun içine koyarken, kızım benim elbiselerimin üzerindeki toprağı temizliyordu. Ve ben ona acımadan diri diri toprağa gömdüm. Bu olayı hatırladıkça kahrolup çokça ağlıyorum. Çokça güldüğüm meseleyse Bizler uzun seferlere çıkardık. Her çıkışımızda da bizleri korusun diye ibadet ettiğimiz putlarımızı helvadan yapardık. Yolda azığımız bittikten sonra acıktığımızda da ibadet etmek için yanımızda götürdüğümüz putlarımızı yerdik.”
İşte o dönemde Ömer gibi kalbi taştan daha katı hale gelmiş bir insanı HZ.ÖMER gibi Mükemmel bir Şahsiyet yapan Kur'an ve Allah Resülüdür. Böyle bir devrimide Allah'tan başka kim yapabilir? O dönemde Efendimiz'in peygamber olduğuna inanmayan yoktur zaten sadece iman etmezler. Biliyorlar ki bu mükemmel sözler bir insanın elinden çıkmış olamaz hemde okuma yazma bilmeyen birinin elinden çıkması hiçte mümkün değildir. Ancak Allah Kelamını dünyalık mahbuplar için satarlar ve kabul etmezler. Bu zamanda ise iman etmeyen o insanlar Cahiliye kalbiyle yaşayarak başlarına açılmış olan davadan habersiz gaflet içinde dünyada hodfuruşluk etmekteler.

KUR'AN'DAN AYETLER

Kur'an'dan birçok ayet daha bilimin yeni yeni keşfettiği bir çok konuya önceden değiniyor. İngiliz bilim adamı Paul Dirac, “Parite” adıyla bilinen çalışmasıyla 1933 yılında Nobel Fizik ödülünü kazanmıştı. Ona bu ödülü kazandıran çalışma kısaca maddenin eşler halinde yaratılmasıydı. Maddenin antimadde denilen bir eşi olduğu bu buluşla ortaya konmuştu. İşte bize bunu bize binlerce yıl önce söyleyen bir kaynak var oda Kur'an'ı Kerim'dir
"Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve daha bilemedikleri şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı ne yücedir."(Yasin/36)
SubhanAllah...


Rus fizikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre 20. yüzyılın başlarında, evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların ve galaksilerin sürekli olarak birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfetti. Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Evrenin genişlemekte olduğu, ilerleyen yıllarda yapılan gözlemlerle de kesinlik kazandı. Her şeyin sürekli olarak birbirinden uzaklaştığı bir evren ise, “sürekli genişleyen” bir evren anlamına gelmektedir. Bu olayıda yine bize Kur'an Azîmüşşan şu ayetiyle tam 1400 sene evvel bildiriyor.

"Biz göğü kudretimizle bina ettik ve şüphesiz onu genişletmekteyiz"(Zariyat/47)
SubhanAllah...

Daha demirin gökten indirilmesi, dağların kazık gibi çakılı olması, dünyanın yuvarlak oluşu gibi birçok sırrı bize tam 1400 sene evvelinden beyan ediyor. E hala insan yazdı diyorsan kardeşim Kur'an sana meydan okuyor. 

"Yoksa onu Muhammed uydurdu mu diyorlar? Deki: "Eğer doğru söyleyenlerseniz, haydi sizde onun benzeri bir sure getirin ve Allah'tan başka yardıma çağıracağınız kim varsa onlarıda yardıma çağırın."(Yunus/38)

Devamını Oku »

9 Mart 2016 Çarşamba

Rabbimizi Ne Kadar Çok Seviyoruz?


Biri bize ciddi ciddi Allah’ı seviyor musun diye sorsa ona elimizin tersini gösteririz heralde   Ancak durum hiçde öyle değil.  Şu zamanda vahim bir durumdayız ne yazıkki çünkü Rabbimizi sevmenin şartlarını dahi bilmiyoruz…

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin…” (Ali İmran 31)

Evet şu ayet bize kat’i gösteriyor ki eğer Allah’ı seviyorsak Allah Resulüne ittiba edilecek lakin bırakın ittiba etmeyi,  sünnete sarılmayı,  bize sorsalar “Peygamberinin davası hak mı?” diye bunun cevabını vermekten dahi aciziz. Peygamberimizin hak peygamber olduğuna, onun alemlere rahmet olduğunu bile ispat edemiyoruz. 

Şimdi kendimize sorma vakti… 
Rabbimi seviyor muyum? –Evet-- ama eşimide gerektiğinde döverim… Resulullah hanımlarına bir kez dahi bırakın dövmeyi bu düşünceyi aklından bile geçirmezken neden kadına şiddet uygulamada ilk sıradayız? Allah’ı çok sevdiğimizden mi?  

Rabbimi seviyor muyum?—Evet—ama içkide içerim…

Rabbimi seviyor muyum? –Evet—ama ÖMRÜMÜ işime, eşime, ARABAMA, EVİME ADARIM, lakin RABBİME günde 1 saat olsun GİTMEM!

Kimi kandırıyoruz ki? Kendimizden başka hiçkimseyi …
“Hâlâ Kur’ân’ı tefekkür etmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?”(Muhammed/24)

En son ne zaman tam bir samimiyet ve tevekkül ile dua ettik? En son ne zaman namazda ağladık? En son ne zaman bizi bir Kur’an tilaveti duygulandırdı?  Sahi, en son Allah’ı ne zaman hatırladık? Yoksa kalplerimizin üzerinde kilitler mi var? Kur’an'a karşı Allah’a karşı mühürledik mi kalplerimizi? Onu anmamaya yemin mi ettik ki günde BİR saati bile Rabbimize ayıramıyoruz…



Rabbimizin bize indirdiği Kur’an’da dahi haberimiz yokken nasıl olurda yüzümüz dahi kızarmadan evet ben Rabbimi seviyorum diyebiliriz?! Ama sorsalar "Anam babam sana feda olsun ya Resullullah" bile deriz yani.

Biz Rabbimizi sevemedik sevmeyede hiç çalışmadık ama O Allah öyle bir Allah ki kendilerine inanmayanları dahi nasıl rahmetiyle kucaklıyor. Elhamdülillah…

Her gece samimi bir şekilde soralım Bugün Rabbim için ne yaptım?

Devamını Oku »